İlkokul beşinci sınıfta yazdığım kompozisyon ödevlerim aklıma geldi şu yukarıdaki köpeğe bakarken. Bir gün Türkçe kitabımızın sayfaları arasında, bir okuma metnine ait, müthiş doğa resmine bakmamız söylenmişti. Bolu Abant'ı gösteriyordu bu resim.
Sonra bize dönüp pek sevgili öğretmenim Zeliha Hanım bir kompozisyon yazmamızı istedi. Büyük heyecanla eve gidip o resme bakıp kendimce, kendi kendime bir dünya kurdum. Belki şu an okusam o kadar anlamlı gelmeyecek ama öyle duygusal bir bağ oluşmuştu ki o resimle aramda hatırladıkça bana heyecan verir. Kompozisyonumda bulutları, doğayı birbiriyle konuşturmuştum, sanki arkadaşımdılar ve o yazım sınıfta büyük alkış almıştı.
Sonra günler geçti ve büyüdük.İşte bazen kendi kendine daha mutlu olabiliyorsun. Her şeyin sesini duyuyorsun, katlanmayı bekleyen kıyafetlerim bile benimle konuşuyorlar sanki. Onları ihmal ettiğimi düşünüyorlar belki de. Menekşelerim ilgi bekliyor, aynamın camının ise şefkatle okşanılmayı yani silinmeyi beklediği gibi. Kendi kendime değilim aslında.
İşte yukarıdaki köpek fotoğrafını da öyle içten ve öyle samimi buldum ki. Baktıkça huzur kapladı içimi. Son zamanlarda günümün bir kısmını tıpkı o köpek gibi penceremden dışarı bakarken geçirdiğimdendir belki de. Aşağıdaki şarkı yeni keşiflerimden, biliyor olabilirsin bile.
Son zamanlarda huzura çoğunuzdan daha fazla ihtiyacım var okuyucu. Belki dua belki anlayıştır beklediğim ...